Güçler Savaşı- Hayrullah Kalifoğlu

hayrullah bey

GÜÇLER SAVAŞI

Ruslar, Sovyetler Birliği’nden (SSCB) ayrılan parçalarını arka bahçesi olarak görmeye devam ederken, Amerika Rusların eski gücüne kavuşarak dünyanın iki kutuplu hale gelmemesi için mücadele ediyor. Rusya’nın arka bahçesi olarak kabul ettiği devletlerden olan Ukrayna’nın Rusya’dan uzaklaşıp ABD ve AB’ye yakınlaşması dünya için ciddi bir krize yol açmış oldu. Rusya; Ukrayna’nın parçası olan Kırım’ı, soğuk savaştan kalan alışkanlıklarıyla, yani tankıyla, topuyla, askeriyle ilhak ederek önemli bir hamle yaptı. Bu hamleye karşı ABD ve AB ortaklığı, Rusya’ya ambargo koyarak geri adım atmasını istedi. Bu hamleden istediği sonucu tam olarak alamayan Amerika, ikinci ve önemli bir hamle yaparak Rusya’yı sarstı. Vurucu hamle ile Rusya’nın en önemli gelir kaynağı olan petrol fiyatları %40 düştü. ABD, kendi kontrolünde olan Suudilere ucuz petrol satmasını emrederek Rusya’nın ekonomik krize girmesine yol açtı. Rusya Devlet Başkanı Putin, ekonomik krizin boyutunun büyük olduğunu kabul ederek iki yılda bu krizden çıkmayı hedeflediklerini belirtti. Suudiler, kendi menfaatlerine uygun olmasa da büyük ağabeyleri ABD’ye hayır diyemeyecekleri için ucuz petrol satarak zarara uğradılar.

Ortadoğu’da Allah’ın bahşettiği doğal zenginlikler, Ortadoğu halklarıyla adaletli bir şekilde bölüşülebilseydi eğer, dünyanın en müreffeh, en zengin halkı hiç şüphesiz onlar olurlardı. Emperyalist ülkeler; halkından uzak, dikta ve kukla Arap yönetimleri marifetiyle vahşi kapitalist sömürüye devam ediyorlar. İslam coğrafyasının ilim ve fenden uzaklaştırılıp cahil bırakılması, tembelliğe alıştırılması, öz değerlerini kaybetmiş bir toplum haline dönüştürülmüş olması maalesef işin en vahim kısmıdır.

ÇÖZÜM SÜRECİ

1789 Fransız İhtilali ile birlikte toplumların kulaklarına ulus, millet kavramı fısıldandı. Bunun sonucu olarak imparatorluk içinde yaşayan çok uluslu yapılarda ırkçı, ayrılıkçı hareketler başladı ve kudretli imparatorlukların sonu geldi. Üzerinde güneş batmayan topraklara sahip Britanya (İngiliz) İmparatorluğu bugünkü sınırlarına kadar geriledi. Afrika’dan Asya’ya, Asya’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı Devleti de, küçülerek temsilciliğini bugün Türkiye’nin yaptığı sınırlara kadar geriledi. 20. yüzyılın başlarında devlet ve millet olabilmek için ulus kavramı düşüncesi ağırlıktaydı. O günün koşullarında Türk kimliği temelinde ulus yapısında bir Türkiye Devleti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Kürtler başta olmak üzere diğer toplumları görmezden gelerek Türk üst kimliğinde birleştirmek için politikalar izledi. Belli dönemler daha da ileri gidilerek Kürtlerin, Türklerin bir alt boyu olduğu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde karda yürüyen insanların kart kurt sesleri çıkardığı ve Kürtlüğün bu bölgede yaşayan Türklere verilen bir ad olduğu dahi ileri sürüldü.

Günümüz koşullarında, otuz yıldır on binlerce insanımızı toprağa verdiğimiz, kan ve gözyaşı döktüğümüz Kürt sorunu ile yüzleşmek ve bu sorunu çözüme kavuşturmak kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Türklerin Anadolu’ya geldiği 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden beri birlikte yaşadığımız Kürt kardeşlerimizle, evrensel insan hakları ve ortak hedefler çerçevesinde bir çözüme gitmeliyiz. Dün Osmanlının yaptığı, bugünün ABD’sinin yapmaya çalıştığı gibi birçok farklı milleti bir üst kimlikte birleştirerek yolumuza devam etmeliyiz. Osmanlı; içerisinde Ermeni, Rum, Arap, Türk, Macar, Bulgar, Çerkez, Laz, Kürt gibi onlarca farklı ırk ile Müslüman, Hristiyan, Musevi gibi farklı dinlere mensup insanları OSMANLI üst kimliğinde birleştirerek refah ve huzur içinde bir hayat sürmesini sağladı. Böylelikle Osmanlı, her devlete nasip olmayacak şekilde altı yüzyıldan fazla bir süre imparatorluğun hüküm sürmesini sağladı. İşte bizlerin de yapması gereken budur, yani Büyük Türkiye Devleti olarak, demokrasi, adalet ve evrensel insan hakları çerçevesinde, sınırlarımız içinde yaşayan tüm toplumları TÜRKİYELİ üst kimliğinde ve tek çatı altında birleştirmeliyiz. Farklılıklarımızı zaafımız olmaktan çıkarıp her farklılığın bir renk bir zenginliğimiz olduğunu ortaya koymalıyız. Emperyalist ülkeler tarafından sömürülen ve kan gölüne çevrilen Ortadoğu, Asya ve Afrika Coğrafyasında yaşayan halkların umudunu boşa çıkarmamalıyız. Büyük ve güçlü Türkiye’ye, “Dünya Beşten Büyük” diyen bütün halkların ihtiyacı var. Allah yar ve yardımcımız olsun.

http://www.etrafgazetesi.com/makale/hayrullah-kalifoglu/gucler-savasi/52.html

Hayrullah KALİFOĞLU

Geleceğe GÖNDERiler

Geleceğin, kişilerin hayalleriyle ve yaptıklarıyla şekilleneceğinin farkındayız. Herhangi bir şeyi daha iyiye götüreceğine inandığınız bir düşünceniz mi var? Herhangi bir konuda yeni bir fikriniz mi var? “Buldum” dediğiniz bir şey mi icat ettiniz? Heyecanınızı yürekten paylaşıyoruz. “Geleceğe GÖNDERi”lerinizi bizimle paylaşın, destek olalım! Lütfen görüş ve önerilerinizi gonder.carfu@gmail.com eposta adresi ile bizimle paylaşın. Köşe Yazıları bölümünde yazı […]