Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı 12-24 Ekim 2015tarihlerinde Ankara’da ATO Kongre Merkezinde yapılacak.
İlk akla gelen tanımın aksine “çölleşme” arazi bozulmasını veya arazinin verim gücünün azalmasını ifade ediyor. Bildiğimiz çöllerle pek bir alakası yok. Su ve rüzgâr erozyonu, tuzlanma, çoraklaşma, tarım alanlarının verim gücünün kaybolması, aşırı ve düzensiz şehirleşme sonucu verimli toprakların azalması çölleşmenin görülen yüzlerinden bir kaçı.
Arazinin bozulmasının önlenmesi ve yeniden kazandırılmasına dönük faaliyetler ise “çölleşme ile mücadele” faaliyetleri kapsamında mütalaa ediliyor. Bunun teknik, idari, siyasi, yerel, ulusal, uluslararası çeşitleri var.
Çölleşme dünyanın bütün bölgeleri için ciddi bir problem. Ama başta Afrika olmak üzere Orta Asya, Ortadoğu gibi kurak ve yarı kurak bölgeler için daha ciddi etkileri var. Milletimizin “medeniyet havzası-gönül coğrafyası” veya diğer bir ifade ile Osmanlı coğrafyası aslında çölleşme tehdidine en fazla muhatap bölge.
Savaşlardan sonra en büyük göç «arazi bozulmasından” kaynaklanıyor. 2050 yılına kadar 200 milyon insan yerlerinden göç etmek zorunda kalacak. Zaten son 20 yılda 10 milyon kişi göç etmiş durumda. Dünya genelinde 1,5 milyardan fazla insan bozulmuş alanlarda yaşıyor, bunların %74’ ü fakir. Her sene 12 milyon hektar alan (Türkiye’ nin 1/7 si) verim gücünü kaybediyor, bu yıllık 20 milyon ton buğday üretiminin kaybı demek.
Bütün dünyayı etkileyen bu probleme çözüm bulacak tedbirleri artırmak için 1994 yılında Resmi adı “Özellikle Afrika’da Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşme ile Mücadele için Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” olan BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” imzalandı. Ülkemiz 16 Mayıs 1998 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanan 98/11003 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile sözleşmeye taraf olmuştur.
Günümüz itibari ile 195 ülke sözleşmeye taraf durumda. Bu hali ile sözleşme dünya milletlerinin bir bütün olarak ortak olduğu, onayladığı nadir sözleşmelerden birisi.
Sözleşmenin en üst düzey karar alma organı ülke delegasyonlarının katılımı ile düzenlenen “Taraflar Konferansı-Conference of the Parties- COP” dır. 1997 yılında İtalya’da yapılan UNCCD COP1’ in ardından Senegal, Brezilya, Almanya, İsviçre, Küba, Kenya, İspanya, Arjantin, Güney Kore ve en son 2013 yılında Namibya’ya COP toplantıları yapıldı.
12. Taraflar Konferansı ise 12-24 Ekim 2015 tarihlerinde Türkiye’de, Ankara’da yapılacak.
Taraflar Konferansı son derece önemli bir toplantı ve hayli yüksek seviyede katılım sağlanıyor. 2011 yılında Kore’de yapılan Konferansa 8.500 kişi katılmıştı. 2013 yılında Namibya’da yapılan 11. Taraflar Konferansına ise 3.500 kişi iştirak etti.
Ankara’da yapılacak olan COP’a ise iyi bir hazırlıkla 10.000 kişinin katılması çok yüksek bir hedef olmasa gerek. Afrika’dan bütün ülkeler UNCCD COP toplantılarına en azından Bakan seviyesinde katılım sağlıyorlar.
COP esnasında diğer bazı önemli toplantılar da yapılıyor. Bunlar hattı zatında sözleşmenin veya başka bir ifade ile Taraflar Konferansının ayrılmaz parçaları. Bunlar;
- Bilim ve Teknoloji Komitesi (CST),
- Sözleşmenin Uygulamalarının Gözden Geçirilmesi Komitesi-(CRIC),
- Bakanlar Toplantısı,
- Parlamenterler Toplantısı,
- İş Forumu,
- Bölgesel Gruplar,
- BM Siyasi Bölge Grupları
- STK Toplantıları,
- RIO Sözleşmeleri Ortak Toplantısı.
CST ve CRIC ağırlıklı olarak delegeler tarafından takip edilirken Bakanlar Toplantısına ev sahibi ülkenin Bakanı başkanlık yapıyor, Parlamenterler Formu ev sahibi ülkenin Meclis Başkanı tarafından, bu ikisinin açılışları ise ev sahibi ülkenin Cumhurbaşkanı veya Başbakanı tarafından yapılıyor. Muhtemelen aynı gelenek Türkiye’de de devam edecek.
Diğer taraftan Ankara ilk defa böyle bir Taraflar Konferansına ev sahipliği yapacak. 2015 yılı Ekim ayında Ankara Caddeleri büyük bir harekete sahne olacak. Konferans mekânı olarak Ankara Ticaret Odası Congresium Kongre Merkezi belirlenmiş durumda.
Konferans hazırlıkları Orman ve Su İşleri Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Dışişleri Bakanlığı da etkin şekilde rol alıyor.
CRIC, CST, Bakanlar ve Parlamenterler Toplantıları yanında İş Forumu ve STK Toplantıları Türkiye’deki ilgili taraflar açısından son derece önemli fırsatlar içeriyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince liderlik edilmesi beklenen “Sürdürülebilir Arazi Yönetimi İş Forumu” çerçevesinde;
- Ankara Ticaret Odası,
- BM Kalkınma Programı İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi,
- Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD),
- Dünya Ekonomik Forumu,
- Birleşmiş Milletler Global Compact ve bunların Türkiye temsilcilerine,
- TOBB Orman Ürünleri Meclisi,
- TİM Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri Birliği gibi kuruluşların etkin rol oynayabileceği düşünülüyor.
- Ayrıca Türkiye Otelciler Federasyonu ve Anadolu Turizm İşletmecileri Derneğine,
- Aynı zamanda Uluslararası Toplantı ve Kongreler Birliği’nin (Congress and Convention Association-ICCA) de üyesi olan Ankara Ticaret Odası’nın bünyesinde kurulan Kongre ve Ziyaretçi Bürosu na büyük bir iş ve sorumluluk düşüyor.
Özel Sektörün oynayabileceği role ilişkin detaylı bir değerlendirmeye “Çölleşme ile Mücadele Taraflar Konferansı ve Özel Sektör” başlıklı yazıdan ulaşmak mümkün.
Türkiye’de birçok sivil toplum kuruluşu; doğal kaynak yönetimi konusunda son derece etkin çalışmalar yapıyor.
Diğer taraftan Üniversite ve Akademisyenlere hem CST hem de diğer diğer platformlarda önemli roller düşüyor.
Türkiye’ nin ve Ankara’ nın tanıtımı açısından büyük bir fırsat olan bu COP’a; Anadolu Ajansı, TRT, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi resmi birimler yanında tüm medyanın yakın ilgi göstermesi bekleniyor. Diğer taraftan sektöre yönelik yayınlar yapan gazete, dergi, televizyon programı vb. kanallar vasıtası ile konunun duyurulması, hatta bunun için özel sayılar çıkarılmasının faydalı olacağı düşünülüyor.
Türkiye’ nin dışa dönük faaliyetlerinde önemli rol alan; Dış İşleri Bakanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Başdanışmanlığı gibi kurumların da süreçte etkin şekilde yer alabileceği, ayrıca Ankara Valiliği ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına da son derece önemli roller düşeceği değerlendiriliyor.
COP’ la ilgili hazırlıklar büyük bir hızla devam ediyor.
Sözleşmenin Türkiye’deki yetkili birimi olan Orman ve Su İşleri Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü koordinasyonunda;
- 24 Aralık 2014 Çarşamba günü geniş katılımlı bir değerlendirme toplantısı yapıldı.
- 5 Ocak 2015 Pazartesi günü Lojistikle ilgili,
- 7 Ocak 2015 Çarşamba günü “İş Forumu ve EXPO” ya ilişkin toplantılar yapıldı.
- 22 Ocak 2015 Perşembe günü ise Sivil Toplum Kuruluşlarına ilişkin geniş katılımlı bir toplantı yapılacak.
Ulusal seviyedeki bu toplantılara ilaveten BM Genel Sekreter Yardımcısı- UNCCD İcra Direktörü Başkanlığında bir heyet 12-16 Ocak 2015 tarihlerinde Ankara’ yı ziyaret etti.
Bu kapsamda;
- 13 Ocak 2015 Salı günü Orman ve Su İşleri Bakanlığında başlayan görüşmeler ATO Kongre Merkezinde devam etti.
- 14 Ocak 2015 Çarşamba günü Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı ile görüşen heyet, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, ATO Başkanı Salih Bezci ile görüştü. ATO Başkanı ile yapılan görüşmenin gazete küpürleri aşağıda takdim edilmiştir. http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=3201&l=1
- http://davutgulec.com/bm-heyeti-ato-baskanini-ziyaret-etti/
-
Diğer taraftan BM Genel Kurulu 20 Aralık 2013 tarihinde aldığı bir karar ile 2015 yılını “Uluslararası Toprak Yılı” ilan etmişti. Arazi bozulması veya başka bir ifade ile “toprak bozulması ve uluslararası toprak yılı” birbiri ile son derece uyumlu iki tema. Avrupa Toprak Kongresi 2016 yılında İstanbul’da yapılacak.
Haydi hayırlısı!